RUSYA’NIN DÜNÜ ve BUGÜNÜ: EKİM DEVRİMİ ve SOVYET RUSYA
Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere ve Fransa’nın yanında yer alan Rusya, Türkiye’nin savaşa girmesi sonucu Kafkasya’da açılan cephe ile zor durumda kaldı. Çanakkale Savaşları ile ikmal desteği kesildi ve batı cephelerinde büyük yenilgiler aldı. Şubat/ 1917’deki ayaklanma ile çarlık rejimi yıkılarak, geçici hükümet kuruldu. Çeta ile güç kazanan Bolşevikler, Ekim/ 1917’de V. I. Lenin önderliğinde bir darbe ile hükümeti ve meclisi lav etti. Mart/ 1918’de Brestlitovsk Anlaşması ile Rusya Baltık, Polonya, Ukrayna ve Kafkasya’dan çekildi. Yaşanan iç savaşta Beyazorduyu yenen Kızılordu, yönetime hakim oldu ve çekildiği toprakları yeniden işgal ederek, 30.08.1922’de SSCB’nin kuruluşunu ilan etti.
1924’te Lenin’in ölümünden sonra J. Stalin, devlet başkanı oldu. Beş yıllık kalkınma planları hazırlanarak yeni bir strateji oluşturuldu. Enerji, savaş teknolojisi ve ağır sanayi alanında büyük yatırımlar yapıldı, kolektif ve makineli tarım politikaları geliştirildi.
1929’da parti içi muhalefeti bertaraf eden J. Stalin, ülkenin tek hakimi oldu. 1936’da Orta Asya ülkelerinin sınırları yeniden çizildi. 1939’da Moldova, Litvanya, Letonya ve Estonya cumhuriyetleri SSCB’ye katıldı.
Saldırmazlık Anlaşması’na rağmen Almanya 1941’de Sovyet toprakları işgal etti. Kafkasya’ya ulaşmayı hedefleyen Alman Orduları 1943’te Stanligrad’da durduruldu ve Sovyet Rusya karşı taarruzla Almanları püskürtülerek, Doğu Avrupa’yı işgal etti. Kızılordu Mayıs/ 1945’te Berlin’e girdi.
İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği 27 milyon insanını kaybetti. Ancak Çekoslovakya, Bulgaristan, Macaristan, Yugoslavya, Arnavutluk, Doğu Almanya, Polonya ve Romanya’da sosyalist cumhuriyetler kurdu. Bu durum Batı’nın tepkisine neden oldu ve Mart/ 1946’da W. Chuchill’in “demir perde” deyimi Soğuk Savaş da başlamış oldu. Aynı yıl Boğazlar ve İran krizleri neticesinde ile iki güç karşı karşıya geldi.
SSCB’nin rejim ihracına karşılık Batılılar 1949’da NATO’yu kurdu. Sovyet Rusya da buna karşı 1955’te Varşova Paktı’nı oluşturdu. Bundan sonra iki süper güç Kore, Vietnam ve Küba’da olduğu gibi Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika’da sık sık karşı karşıya gelecektir.
1953’te Stalin’in ölmesi üzerine N. Kruvçev başkan seçildi. Gerek V. I. Lenin döneminde ve gerekse J. Stalin döneminde on milyonlarca insan katledildi ve sürüldü. Özellikle J. Stalin tarihin en kanlı sayılı diktatörleri arasındaki yerini aldı.
N. Kruvçev döneminde ekonomi, bilim ve sanayide büyük gelişmeler sağlandı. 1956’da Macaristan’daki karşı devrim kanlı bir şekilde bastırıldı. 1957’de dünya yörüngesine ilk uydu yerleştirildi ve 1961’de uzaya ilk defa astronot gönderildi.
Fidel Castro’nun Küba’da yaptığı sosyalist devrim sonrasında ABD ve Sovyet Rusya savaşa çok yaklaştı. Savaş, 1962’de Küba ve Türkiye’deki füzelerin kaldırılması ile önlendi.
Füze krizinden sonra 1964’te N. Kruşçev düşürülerek, yerine L. Brejnev getirildi. 1968’de Çokoslavakya’daki karşı devrim kanlı bir şekilde bastırıldı. Bu dönemde Batı ile iyi ilişkiler geliştirildi, kültürel ve ekonomik anlaşmalar yapıldı. Doğalgaz ve petrol boru hatları döşendi. 1972’de Salt-I, 1973’te Nükleer Silahların Önlenmesi, 1975’te Helsinki Nihai Senedi, 1979’da Salt II görüşmeleri ve anlaşmaları yapıldı. Ancak 1981’de Sovyet Rusya, Afganistan’ı işgal etti.
1985’te M. Gorbaçov devlet başkanı oldu. Sovyet Rusya’nın içinde bulunduğu siyasî ve iktisadî dar boğazları aşmak için glasnost (açıklık) ve perestroika (yapılanma) politikaları geliştirildi. Ancak çözüm yerine, çözülme başladı. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ile Doğu Avrupa’da anti sosyalist ve Baltık ülkelerinde de bağımsızlık söylemleri gelişti. Ağustos/ 1991’deki KBB’nin askeri darbe girişimi Sovyetler Birliği’ni dağılma sürecine soktu. Devletler bir bir bağımsızlıklarını ilan etti. 25.12.1991’de Gorbaçov’un istifası ile Sovyet Rusya da tarihe karışmış oldu. B. Yeltsin, Rusya devlet başkanı seçildi. 2000 yılından bu yana da Rusya’nın yönetimini üstlenen, siyasî ve iktisadî alanda Rusya’ya ivme kazandıran V. Putin yayılmacı bir dış politika izlemektedir.
“Barış, toprak ve ekmek” sloganı ile yeni bir dünya düzeni vaat eden Sovyet Sosyalizmi, kızıl terör faaliyetleri ile on milyonlarca insanı katletmiş ve milyonlarcasını da sürmüştür. İnsan doğasına aykırı olan, kapitalizm gibi rekabete ve emperyalizme dayalı bu ideolojinin temelini “kan, acı ve ölüm” oluşturmuştur.