Gençliğimi geçirdiğim Samsun'da, evimizin bir arka sokağında, Tatar sokağı var idi . Benim için hep merak konusu olmuş bu sokağın ismi , günün birinde ( 1993 Yılında ) , İstanbul valiliğinin daveti ile Türkiye'ye gelmiş Mustafa Abdul Cemil Kırımoğlu ile, Cağaloğlu'ndaki Diyanet İşleri konferans Salonunda tanışmam sebebiyle, vuzuğa kavuşmuş oldu. 1.60 boylarında , yüzü adeta yaşadığı çileyi gösteren çizgilerle dolu , vakur , dimdik ve yiğit bir adamdı.
Başında astragan siyah bir kalpak ile salona giren bu Türk ( Tatar ) yiğidini görünce, çok heyacanlandım. Aklıma batılı bir mütefekkirin ' Yüzümdeki kırışıklara dokunmayın , Çünkü ; onları yapmak çok zamanımı aldı.' şeklindeki sözü geldi ' Bu söz , Musatafa Abdulcemil Kırımoğlu ile karşımda tecessüm etmiş ( somutlaşmış ) duruyordu. Kendisini Kırım Türklerinin ve kafkasyanın sembolü haline gelmiş siyah astragan kalpağım ile karşılamıştım. Elini öpmek istediğimde ; Sen Kırımlımısın diye sordu. Ben de : 'Her Türk gibi ', diye cevap verdim.Gülümsedi...Tebessümünde , kendiside bir Kırım Türk'ü olan Syn.Zafer Karatay'ın ' Adım Tatar , Yurdum Kırım ' adlı bestesinde ki ruh canlanıyor. Kanımız hareketleniyordu... Evet , Kırım Türkleri sürgüne giderken ve öncesinde kafkasya'da 1864 sürgünü yaşanırken , Türkistan, Azerbaycan işgale uğrarken , Kudüs emperyalistlerin çizmeleri altında ezilirken , biz Anadolu Türklüğüne düşen pay , hep aynı acıyı duymak olmuştu. Anadolu Türklüğü , sırayla: bir Kırımlı , bir kafkasyalı , bir Azerbaycanlı, Türkistanlı , Kerküklü ve Kudüslü olmuştu.
Daha sonraki yıllar , İstanbul Türk Ocağında Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu'nun saygıdeğer kız kardeşleri ile tanışma ve sohbetlerinde bulunma şerefine nail olacak ve onların fikirlerinden tefeyyüz edecektim. ( Fevz alacaktım.)
Kırım Tatar Milli Meclisinin İlk kurucularından ve Kırım'ın milli şairi Numan Celebicihan , Bahçesaray'da bolşeviklerin saldırına uğramış ve şehit edilmişti. Kırım Müftüsü olan Numan Çelebicihan, aynı zamanda çok önemli bir şairdi.
Romanya'da Güney Dobruca,Pazarcık Şehrinde 9 arkadaşı ile Emel isimli bir dergi çıkaran Müstecip Ülküsal'da, bir kırım Türk'ü ( Tatar ) idi. Kırım Kurultay Hükümetinin , Dış İşleri Bakanı Seyyit Ahmet Kırımer, Emel Dergisinde makale yayınlamaktaydı. 2. Dünya Savaşında , Almanların Ruslarla anlaşmaları ve Romanya'ya girmeleri üzerine ,11 yıl boyunca çıkan Emel dergisi kapanmak zorunda kaldı. Daha sonra , Türkiye'ye gelen ve Ankara'ya yerleşen Müstecip Ülküsal , 1962'den sonra derginin idare merkezini İstanbul'a taşıdı. Aynı zamanda meslektaşım yani , avukat olan Müstecip Ülküsal , İstanbul'da hukuk tahsilinde bulunmuş bir büyüğümüz idi. 1955 Yılında ,Cafer Seyyid Ahmed Kırımer'in hastalanması üzerine, Milli Merkez Toplantılarına Müstecip Ülküsal başkanlık etmeye başladı. 1993 yılında , İstanbula gelen Mustafa Abdul Cemil Kırımoğlu , Müstecip Ülküsal'ı hasta yatağında ziyaret etti. Müstecip Ülküsal , Abdul Cemil Kırımoğlu'nu hasta olmasına rağmen, ayakta karşıladı. Kırımda ,Bağçesaray'da Müstecip Ülküsal adına bir sokak bulunmaktadır.
Kırım Tatarları , Osmanlı / Türk İslam Geleneğinde , köklü yeri olan bir Türk topluluğu idi . Kırım Han'ın soyundan bir kişi, Osmanlı sarayında bulundurulur ve eğitilirdi. Osmanlı soyuna bir halel gelmesi durumunda taht hakkı , Kırım Han'ın soyundan gelen bu kişiye aitti. ( Bu iş tarih oldu. )
Ruslar ve Osmanlılar , kuzey Türklüğüne ( Tatar ) adını vermekteydi. Orhun Abidelerinde , İstemihan bahsinde tatar topluluğundan bahsedilirdi.Bilge Kaan bahsinde de, aynı şekilde tatarlardan bahsedilmektedir.
Evimizin arkasındaki sokakta, her seferinde görmek için gittiğim Tatarları ( Kuzey Türklüğü'nü ), İstanbulda öğrencilik ma'ceramda bulmuş ve tanımıştım. Meğersem onlar, sokakları bizim evin arkasında olmasına rağmen, Sibiryada sürgünde ve mücadele içindelermiş . Bunu , 1993 yılında İstanbul'da anladım .
Seni Hiç Unutmadım Koca Tatar ..!
Mustafa Abdul Cemil Kırımoğlu Ağabeyime ve Onun şahsında milletimizin bir parçası Kırım Tatarlarına ( ve tüm Türk Boylarına ) en derin saygılarımla.
Herkese Selam ve Sevgilerimle ...
Not : Tüm genç kardeşlerimden , Halide Edip Adıvar'ın Tatarcık adlı romanını okumasını istirham ederim.