Biz , emperyalistleri ve onların kalıntıları olan yağdanlıkları mustağribleri Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kovmuştuk. Batıcıların etrafında toplandığı Vahdettin’de , bundan payını alanlar arasındaydı. Hiçbir değer üretmeyen , sabahtan akşama kadar Osmanlı sarayında ve Levanten muhitlerde anlamsızca boy gösteren müstağribler , Cumhuriyet kurulduktan sonrada , maalesef şekil değiştirmiş , sosyete şeklinde tabir edilen bir kelime ile kendine toplum içinde yer bulmuştur.
İktisadi , felsefi hiçbir şey üretmeden toplum üzerinden bedava geçinmeyi alışkanlık haline getirmiş bu kitle , daha çok ticari hayat içinde yer aramış ve orada konumlanmıştır.
Bu şekli ile Peyami Safa’nın romanlarına da konu olmuş bu zümre ,şu günlerde konkordato ilan etmekle meşguldür.
Ülkenin her şehrinde köşe başlarını tutmuş , sadece devletten aldığı karşılıksız kredilerle beslenen , bir taraftan son model arabalara binip villalarda oturan , diğer taraftan konkordato ilan etmeye çalışan bir grup aymaz ve işe yaramazın, her kalıba ve şekle girmesi karekteri olmuştur.Bu mustağrip grub , Atatürk’ün İzmir’de topladığı İktisad Kongresinin gösterdiği hedeflerden de bihaberdir.
Dadaloğlu söyletmiyor buradan ,
Yıkılsın şu dağlar kalksın aradan ,
Elbeyli’den geldim , kurtar Yaradan ,
Sende gümanım kaldı çiçek dağı.
( Çiçek Dağı , Dadaloğlu, Memlet Şiirleri Antolojisi)
Kafede oturmuş Kazak Türkçesi ile yazılmış bir edebiyat eserini tetebbu etmeye (okumaya ) çalıyordum. Yanımdaki masada oturan genç bir çift , sadece kendi bilebildiği kadarını Türkçe zanneden bir üslüpla, okuduğumu Arapça zannetti. Gebi Gödekli köyü ile çiflik caddesinin dışında konuşulan dili Arapça zanneden bir zümrenin garip bakışları arasında oturduğum kafeyi, bu entelektüel iki insana bırakıp çıkmak zorunda kaldım. E…. nede olsa, Azerbaycan veya Tuzhurmatu’dan gelmiş bir delikanlıya, sen Türkçe’yi nerede öğrendin diye sorabilecek ve bu şekliyle kendini sosyete diye isimlendirebilecek garip insanlar var aramızda...
Sende gümanım kaldı çiçek dağı.
Abartmıyorum , bundan tam bir gün sonra Bağdat’ın güngörmüş ailelerinden birinin asil evladı , aslen Musullu ve Türk kökenli bir ağabeyimle, gece yarısı yolda yürürken arkamızdan bir el uzandı. ‘Çekilin be ! yol verin !’ şeklinde, edep dışı bir cümle ile karşılaştık. Bağdat’lı dostum, olduğu yerde şimşek gibi durdu ve yol verdi. Geriye dönüp baktığımızda bize böyle seslenip , aşağılarcasına sırtımızdan çekenin, yanında bir hanım ile yürüyen genç bir delikanlı olduğunu fark ettik.
Yanında kız arkadaşı veya ailesi ile gelip arkamızdan bize yetişen ve edep dışı bir tavırla yakamızı çekiştiren bu gence göre ben : yobaz ve gerici oluyordum.
Sende gümanım kaldı çiçek dağı.
Herkese saygı ve sevgilerimle…
- Bir-iki hafta önce , Cezayirin Kurtuluş Günü kutlamaları sebebi ve Unesconun daveti üzerine Arap Edebiyatı konusunda anlamlı bir konuşma yapan ve kendisi büyük bir Türk dostu olan ve yine benimde Arap Edebiyatı Konusunda Yüksek Lisanstan hocam olan Prof.Dr. Ömer Deyduh Beyfendiyi yaptığı konuşma sebebiyle tebrik ediyorum. Bu yıl bilindiği üzere Birleşmiş milletlerde Arapça yılı olarak ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletlerin aynı duyarlılığı güzel Türkçemiz içinde göstermesini temenni ediyorum.
- Şu günlerde, büyük bir acı içinde olan Doğu Türkistanlı kardeşlerime Allah’tan yardım diliyorum.
* Bizim buradaki ifadelerimiz , konkordato kurumunu hiç hakkı olmadığı halde suistimal etme gayretinde olanlar içindir. Gerçekten bu kuruma ihtiyaç duyanlar için değildir.