Adamına göre biri veya öteki
Gelen kim söyle,
Biraz garip belki. (Gelen Kim, Behçet Necatigil)
Batıda neşredilen bir gazetenin köşe yazarını okuyamayan ve bunu okuyamamanın verdiği ezikliği duymayan ve yine Ortadoğu yangın yeri olmuşken Arapça çıkan matbuatı takip edemeyen ve Türkçeyi sadece Anadolu'da konuşulan bir dil zanneden ve Türkiye’nin dışında Türk dünyasında çıkan bir romandan haberi bulunmayan (aydınlarımız ! ) var aramızda.
Bunların arasında bulunmak , Hz. Mevla’nın deyimi ile ‘ Körler arasında, ayna satmaya ve sağırlar çarçışında nara atmaya benziyor. ‘
İnsanlar var … son model telefonlara ve son model teknolojik araç ve gerece sahipler. Son derece şık giyiniyorlar. Yazık ki , telefonlarının modelleri bir yıl geri düşünce yetmezliğe giriyorlar.Teknolojik oyuncaklarının sezonu geçince sıkılıyorlar. Bunalıma giriyorlar. Üretmeden tüketiyorlar. Kapitalizmin oyuncağı , emperyalizmin müşteri portföyü görünümü arz ediyorlar. Ancak , bundan sıkılmıyor , çekinmiyorlar.
Bir kısım insanlar , bu sözüne ettiğimiz teknolojik oyuncakları ile birlikte 21.Yüzyılda , milattan önce iki binli yılların zihin ve kafa yapısı ile dolaşıyorlar.
Geçen hafta gördüğüm bir manzara beni oldukça düşündürdü.Liseyi zorla bitirmiş bir arkadaş , doktorası bulunan bir şahsa , sözüm ona yol gösteriyordu : ‘ azizim bak ..! hayatta dağılmayacaksın . Yayılmayacaksın . Derinlemesine gideceksin ‘ diyordu. Peygamberimizin cahiller arasındaki alim zata acıyın dediği bu şahıs , hayretle söyleneni dinliyordu. 3 lisan bilen dördüncüsünü öğrenme gayretindeki bu zat, dağılmış ve yayılmış oluyordu. Çünkü , bu insanlar günlük dedikodu ile bir yerlere geldiklerini zannediyordu . Buna da siyaset diyorlardı.Dedikodu her yerde dedikodu idi. Siyaset ise bilimdi. Telefonu arka cebinde taşıyanların ise bundan haberi yoktu. Çünkü nasıl olsa google her şeyi biliyordu. O da pantolonlarının arka cebinde idi.
Kurtlar vadisi ve evlilik programları gibi sıradan televizyon dizilerinin insanların tavırlarını ve karakterlerini etkilediği ve belirlediği günümüzde , ciddiye alınacak bir müzik parçası , hayat hikayesi dinlemek mümkün gözükmüyor gibiydi.
Şu günlerde insanların şahsiyet ve karakterleri: ’ toplumda karşılığı var mı ‘ şeklinde söylenen ve ne anlama geldiği pek bilinmeyen bir sözle tartılıyordu . ve ona göre değer görüyordu.
Taş yerinde değil ki, ağır olsun. İnsanlar kendilerini unutmuşlardı . Akıl susmuştu.
Uzun zaman spor yapmayan birinin , bir gün ağır bir antrenman yapması karşısında bütün vücudunun tutulması gibi , insanlar okumadan asrın ciddi problemleri karşısında fikir yürütünce akılları tutulmuş oluyordu.
Bizim kazak Türkçesinde ‘ tüsünmek ‘ kelimesi vardı. ’ Tüsünmek ‘ anlamak anlamına geliyordu.Bir şeyi anlamak , aynı zamanda çözmek demek oluyordu.
Biz herhalde şu günlerde ‘ Tusunmeden ‘ duşunuyor ve‘Tusunmeden ‘ konuşuyoruz galiba. Bu yüzden , bazı insanları anlamaya çalışmak , saçmalamaktan başka bir şey olmuyordu.
Dalgalı denizlerden dönüldü ya koya ,
Hepiniz sağsınız
Yattınız güle oynaya ( Ilık saat ,Behçet Necatigil )
Herkese selam ve sevgilerimle
*Amacımız kimseyi üzmek değil , bazı insanların tavırlarından hareketle düşünmeyi sağlamaktır.