Allah’ın insanlara verdiği en büyük nimet, imandır. İman, aynı zamanda, Allahın insanlara verdiği en büyük rızıktır.İnsanlar için bir ışık, bir nurdur. İnsan aklını aydınlatan, ona yol gösteren ve insana bilmediğini öğreten, Allaha olan imandır, islam’dır.
1988-89 yıllarında Medine’i Münevvere’de İslam Üniversitesinde öğrenciydim.Hayatımın en güzel günleri kutsal topraklarda geçti. Çok mutluydum.Zaman nasıl geçiyor ,anlamıyordum.İnancım olan İslamın doğduğu topraklardaydım.İslamı , ana kaynağı olan Kur’andan ve Sunnetten öğrenmeye gelmiş ve bunun içinde, Arapça ‘yı öğrenmeye başlamıştım.
Birgün ; İslam Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi Başkanı Amir Eba Batın , beni yanına çağırdı.’’ Evladım , Zekai Gül sen misin? ‘’ dedi. Evet, Hocam dedim.’’Bak elimde, babanın sana gönderdiği bir mektup var, sen babanı ne zamandır aramıyorsun? ‘’ diye sordu. O zaman, anladım ki ; Medine-i Münevvereye geleli uzun bir müddet olmuş.Güzel bir rüyadan uyandım.Aradan geçen altı ay sonra , ailemi aradım.Kutsal topraklarda bulunmak , insana her şeyi unutturuyordu.Bu topraklarda bulunmak , benim için cennette bulunmak gibiydi.
Kutsal topraklarda, bana okuma fırsatı veren Allaha hamdolsun.Bu vesileyle Suudi Arabistan Krallığı ve Kraliyet ailesine, bana verdiği emekten ötürü teşekkürü bir borç bilirim.Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdulaziz’in verdiği izinle , Kabede hutbelerin Türkçe tercümelerinin de okunması , Müslümanların Kıblesi Mekke’den Der-Saadet İstanbul’a açılan önemi bir islam kardeşliği kapısı oldu.Bu davranış; şuana kadar ; kutsal topraklara en güzel şekilde hizmet etmeyi şiar edinmiş, Suudi Arabistan Krallığına yakışan bir davranış olmuştur.
Türkiye / Karadeniz’de kutsal toprakların suyundan içmiş , havasından solumuş bir Avukat olarak , Suudi Arabistan’dan bölgemize gelecek Müslüman kardeşlerimize vefa göstermek , benim Medine İslam Üniversitesinde okumam için referans veren Dr. Abdullah Nasif’i hatırlamam ve Şeyh Muhammed Sudey’se vefa göstermem demek olacaktır.
Medine-i Münevveredeki tüm hocalarımı ;bu vesileyle yeniden hatırlar , hepsinin hürmetle ellerinden öperim.Dr. Fa-Abdurrahim gibi değerli hocalardan ders almış olmak en büyük gurur kaynağımdır.Burada Şeyh Muhammed Huzeyfi’yi , Suudi Arabistan’ın Ankara Büyük Elçiliğinde Kültür ve Din Ateşeliği görevinde bulunmuş olan Abdulaziz El Sufyan’ı hayırla yad ederim.
Yıllar sonra , Samsun ‘da tanımış olmakla gurur duyduğum ağabeyim Ahmet Salih Halebiye ;bu yönden ne kadar teşekkür etsem azdır.