“Bugün bayram,
Erken kalkın çocuklar,
Giyelim en güzel giysileri,
Elimizde taze kır çiçekleri,
Üzmeyelim bugün annemizi”
Barış abinin bu güzel şarkısını bilmeyen yoktur. İşte bu şarkı küçüklere şimdiki ‘anı’; büyüklere de geçmişteki ‘anı’ yaşatır.
Arapça’daki “ramad” (kuru sıcak) kökünde türeyen Ramazan kelimesi yanmak, kavrulmak anlamına gelmektedir.
Ramazan Bayramı ilk defa Hicret’in ikinci yılından sonra kutlanmaya başlanmıştır. İlk oruç da Hicret’in ikinci yılından sonra farz kılınmıştır. Dolayısıyla Ramazan Bayramı, oruçtan sonra Müslümanlara verilen bir muştuyu simgelemektedir.
Şevval ayının ilk üç günü kutlanan Ramazan Bayramı’na Fitre Bayramı ya da Şeker Bayramı da denilmektedir. Daha çok ülkemizde Şeker Bayramı olarak bilinen Ramazan Bayramı kucaklaşmanın ve paylaşmanın da diğer adıdır. Şeker Bayramı adının da, şükürden ya da şekerden geldiği belirtilmektedir.
Şeker Bayramı tabirinin bazı kesimlerde rahatsızlık oluşturduğu, bayramın dinî boyutunun yok sayıldığı iddia edilmektedir. Ancak asıl olanın bayramın anlam ve önemini kavramak değil midir? Bir bayram toplumda barışı, huzuru, kardeşliği, dayanışmayı ve paylaşmayı ne kadar sağlıyorsa, o kadar önemlidir.
Bayramların en büyük özelliği toplumda ortak duyguların paylaşılmasıdır. O gün herkes aynı payda altında buluşmalıdır. Büyük ve küçük, yoksul ve varlıklı aynı sevince ortak olmalıdır.
Bayram, arife gününden itibaren kutlanmaya başlar. Önce fitreler dağıtılarak, yoksullar sevindirilir. Bayramlıklar alınarak, gönüller hoşnut edilir. Sılaya gidilerek, büyüklerin hayır duaları alınır. Dargınlıklar bırakılarak, küsler barışır. Hasret kalmış yürekler kavuşur, sarılır. Çeşit çeşit şekerlemelerle ve tatlılarla evlere lezzet dolar. En sonunda buruk bir hüzünle mezarlıklar ziyaret edilerek, göçmüşlerimiz kabri başında anılır. Kısacası kimse unutulmaz bu bayramda…
Bir aylık orucun ve sabrın sonunda manevi bir muştudur, Ramazan Bayramı! Bir kurtuluş, bir ferahlıktır! Ağızların tatlandığı gibi gönüller de lezzetlenir! Şeker tadında bir bayram olduğu içindir ki, aynı zamanda Şeker Bayramı’dır bu bayram!
Bayramlar dinî ve millî duyguların coştuğu; birlik ve beraberliğin pekiştiği önemli günlerdir. Dolayısıyla böyle kutsal günlerde toplumsal barış ve huzur ortamı için fırsat doğar.
Ülkemiz etnik, dini ve ideolojik uzantılı terör örgütlerinin hedefindedir. Öyle ki, nerdeyse her gün verilen şehit ilanları olağan haberler arasında sayılır hale geldi. En kötüsü de duyarsızlaşmak değil mi? Şehidin asker ya da sivil olması ne fark eder, ateş vatanın bağrına düştükten sonra! Hangi sebeple olursa olsun terörü ve terörizmi savunan ve destekleyen kim olursa olsun siyasî ve hukukî olarak hesabı sorulmalıdır. Zaman öyle bir zaman ki, tüm cihana inat tek yürek, tek yumruk olma zamanıdır. Gazi’nin dediği gibi; “Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır”.
Bu vesileyle İslâm Alemi’nin bayramını tebrik eder; başta ülkemiz olmak üzere, sürdürülebilir bir dünya için huzur ve barış temennisiyle!
İyi bayramlar…