Bugünlerde gündemi fazlasıyla meşgul eden ve en temel işçi hakkı olan kıdem tazminatı konusunu ele alacağız. Kıdem tazminatı kavramını, gelişimini ve bugünkü uygulamasını tek tek anlatacağız.
Kıdem tazminatı, işçinin kanunda sayılı sebeplerden dolayı işten çıkartılması ya da ayrılması halinde işveren tarafından yasa uyarınca işçinin kıdemi üzerinden hesaplanarak, işçiye ödenmesi gereken bir tazminat biçimidir. Böylece işçinin gelir ve iş güvencesinin temin edilmesi, yıpranmasının bir nebze olsa da telafi edilmesi ve işverenin keyfi işten çıkarmalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Kıdem tazminatının ücret mi, sigorta mı, ikramiye mi olduğu şeklindeki tartışmalar devam ederken, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/12-119 esas ve 20014/05 sayılı kararında kıdem tazminatını iş hukukundan doğan bir tazminat olduğuna karar vermiştir.
Türkiye’de kıdem tazminatı uygulamasına ilk defa aynı zamanda ilk iş kanunu olan 1936 yılındaki 3008 sayılı İş Kanunu ile başlanmıştır. 5 yıllık çalışmanın üzerindeki iş sözleşmesinin feshi halinde her yıl için 15 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmesine hükmedilmiştir. 1950 yılında yapılan 5518 sayılı Yasa değişikliğiyle 5 yıllık kıdem süresi 3 yıla indirilmiştir. 1952 yılındaki 5868 sayılı Yasa değişikliğiyle de yaşlılık aylığı ya da toptan ödemeya hak kazananlara da kıdem tazminatı ödenmesi düzenlenmiştir.
1971 yılında 1471 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle kıdem tazminatı bugünkü şeklini almıştır. Kanunun 14 üncü maddesindeki düzenlemeyle kıdem tazminatına hak kazanma koşulu 1 yıla indirilmiş, her bir yıl için ödenecek tazminat miktarı da 30 günlük brüt ücret üzerinden hesaplanmıştır. Bununla birlikte 1975 yılında 1927 sayılı Yasa ile Kıdem Tazminatı Fonu kurulması öngörülmüştür.Yasada işveren sorumluluğunda sadece yaşlılık, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak üzere devlet veya kanunla kurulu veya % 50 hisseden fazlası devlete ait bir bankada veya kurumda işverence kıdem tazminatıyla ilgili bir fon tesis edileceği ve fonla ilgili hususların kanunla düzenleceği belirtilmiştir. Ancak o günden bu güne Kıdem Tazminatı Fonu hep tartışılagelmiştir. Hatta 2003 yılında yeni 4857 sayılı İş Kanunu çıkartılırken bile bu konu halledilemediğinden (mülga) 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesi yürürlükte kalmıştır.
Kıdem tazminatına hak kazanmak için iş sözleşmesini;
- İşverenin 25/II. maddesinde yer alan iyi niyet ve ahlak kuralarına uymayan haller dışındaki sebeplerle feshetmesi,
- İşçinin haklı bir sebeple (24 üncü maddedeki haller)fethetmesi,
- Erkek işçininmuvazzaf askerlik görevi nedeniyle feshetmesi,
- Kadın işçinin evlendikten sonraki bir yıl içinde feshetmesi,
- İşçinin emeklilik veya malullük yahut toptan ödeme almak amacıyla feshetmesi,
- Yaş dışında emeklilik şartlarını sağlayan işçinin yaşı beklemek içinfeshetmesi,
- İşçinin ölmesi halinde feshedilmesi,gerekmektedir.
Bu hallerde işveren tarafından işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmektedir.