Bayram sonrasında, yani 19 Eylül 2016 tarihinde okullar açıldı. Malûm olduğu üzere çocuklarda, öğretmenlerde ve velilerde bir telaş başladı. Uzun bir tatilin ardından yeni bir uyum sürecine de girildi. Bunun sonucunda bir taraftan tatilin vahametini atmak, bir taraftan da artan masrafları göğüslemek kaldı geriye! Ancak bizim konumuz bu değil! Bizim konumuz ilk defa okula başlayanlarla ilgili. Bizim konumuzda minikler, minik yürekler ve kocaman heyecanlar var!
İşte bundan on yıllar önce kardeşimle birlikte kitap, defter ve kalem almak için babamın peşinden gidişimiz canlandı zihnimde. Küçük ellerimize birer kitap; ikişer defter ve birkaç tane de kalem tutuşturulmuştu! Nasıl bir heyecan ki, hâlâ içim kıpır kıpır! Önlük dikmek için birkaç metre de kumaş… Oysa biz, hazır önlük ve çanta istemiştik, ama olmadı!
Sonra okullar açılmış ve bizi iki derslikli okula abim bırakmıştı. Salman İlkokulu’nun önünde bizi sıraya soktuktan sonra abim gitmişti. Kardeşimle el ele öylece kalakalmıştık!
Elimi tutan kızımın, “haydi baba” sözüyle maziden uyandım! Şimdi aynı, ama daha büyük bir heyecan taşıyorum içimde! Küçük kızım, şimdi iç dünyasında neler yaşıyor acaba?
Dün yeni yeni konuşan, önceki gün yeni koşan ve bir önceki gün doğan kızım şimdi…
Ne çabuk büyüdün yavrucuğum? Ne çabuk büyüdün de, okula başladın?
Büyüdün dedim de! Haksızlık ettim galiba, özür dilerim, yavrum! Sen benim küçük meleğimsin! Daha 1.14 cm boyunla Gazi Paşa İlkokulu’nun en küçük öğrencisisin! Gülerken süt dişlerin görülecek, kalem tutarken minik ellerin titreyerek ve ders çalışırken bukleli saçların badem gözlerine dökülecek…
Sen daima gül, emi! Mutluluk yüreğinde, başarı hep başucunda olsun! Biricik kızım, melek yavrum, Gökçe’m, Gökçe İpek’im benim…
* * *
-6 ay 20 günlük kızıma: 26 Haziran 2011 İlkadım/ Samsun-
On üç gün oldu gittin annenin kucağında!
Veda vaktinde sardım seni kollarıma,
Zaten pek heyecanlıydın son zamanlarda.
Bastım bağrıma, bir öpücük kondurdum,
Dudağına!
Süt kokuyordu nefesin, süt gibiydi dudakların!
Yavaş yavaş doldu, yüreğime hasretin,
Canlanıverdi minik hayalin!
Gökçe’m; melek koydum adını senin,
ak pâk olsun diye yüreğin!
Yüzümde dolaşan minik ellerini,
Gözlerine derin derin bakmayı, özledim!
Kucağıma alasım, doyasına sarasım geldi,
Arayı açma bebeğim, dayanmaz ki, yüreğim!
Hasretle selâm eder,
Yeşile çalan gözlerinden öperim…