15 Temmuz Darbe Terörü sonrasında ülke genelinde üç ay süreyle uygulanmak üzere Anayasa’nın 120 inci maddesine dayanılarak 21.07.2016 günü ve saat 01.00 itibariyle Olağanüstü Hâl (OHÂL) ilân edilmiştir.
61 Anayasa’sında olağan olmayan yönetim şekilleri sıkıyönetim ve savaş olarak düzenlenmişken, 82 Anayasa’sında olağanüstü hâl, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hâli şeklinde düzenlenme yapılmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de ilk OHÂL artan terör olayları neticesinde 1987’de on üç ilde ilân edilmiş, 1994’ten sonra kapsamı daraltılmış ve 2002’de de OHÂL kaldırılmıştır. O halde olağanüstü hâl:
-Doğal afet, tehlikeli salgın hastalık veya ağır ekonomik bunalım hâllerinde,
-Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hâlinde,
olmak üzere iki esas sebebe bağlanmış olup, geçici olarak temel hak ve hürriyetlerin kısmen ya da tamamen durdurulması veya vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülükleri getiren bir olağanüstü yönetim şeklidir.
Olağanüstü hâl, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşüne başvurulmak koşuluyla Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından altı ayı geçmemek üzere ilân edilir ve derhal meclisin onayına sunulur. MGK’nin görüşü bağlayıcı değildir. Olağanüstü hâl, ilânla yürürlük kazanır, ancak onanması parlamento kararı şeklinde olur. Ki, yargısal denetime tabi değildir. TBMM, olağanüstü hâl süresini kısaltabilir, uzatabilir veya kaldırabilir. Olağanüstü hâli uzatma yetkisi her defasında dört ayı geçmemek üzere istenebilir.
Olağanüstü hâl iki durumda sıkıyönetimden ayrılır. Birincisi daha vahim/ kuvvetli şiddet olayının/ kalkışmanın varlığı ya da ayaklanma veya savaş hâlinin baş göstermesi; diğeri ise kolluk yetkisinin askeri makamlara geçmesidir. Olağanüstü hâlin sonuçlarına bakarsak;
1.Para, Mal ve Çalışma Yükümlülüğü: Doğal afet, salgın hastalık veya ağır ekonomik bunalım sebebiyle Olağanüstü Hâl Kanunu kapsamında bedeli ödenmek üzere 18 ilâ 60 yaşları arasındaki vatandaşlara para, mal ve çalışma yükümlülüğü getirilebilir.
2.Temel Hak ve Hürriyetlerin Kısmen veya Tamamen Durdurulması: Doğal afet, salgın hastalık, ağır ekonomik bunalım veya şiddet olaylarının yaygınlaşması sebebiyle uluslararası hukuktan doğan ve çekirdek alandan kaynaklanan hak ve yükümlülüklere dokunulmaması kaydıyla; hâlin gerektirdiği ölçüde temel hak ve özgürlükler kısıtlanabilir veya durdurulabilir. Uluslararası hukuktan doğan haklar yaşam hakkı; işkence ve insanlık dışı muamele yasağı; köle yapma veya zorla çalıştırma yasağı; suç ve cezanın geçmişe yürümezliği; ölçülü davranma. Çekirdek alandan doğan haklar ise yaşam hakkı, maddi ve manevi varlığın bütünlüğü; din, vicdan, düşünce ve kanaatin açıklanmaya zorlanması yasağı; suç ve cezaların geçmişe yürümezliği; masumiyet karinesi.
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması veya durdurulması Olağanüstü Hâl Kanunu kapsamında yapılır. Düzenlemeler olağanüstü kanun hükmünde kararname [(O)KHK] ile de yapılabilmekte ve dolayısıyla sınırlamaların anayasadaki genel sebeplere uyması, anayasanın sözüne ve özüne uygun olması gerekmemektedir.
3.Kanun Hükmünde Kararname Çıkarılması: Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na meclisten yetki kanunu almadan (O)KHK çıkarma yetkisi tanınmıştır. (O)KHK’ler konu sınırlamasına da tabi olmadığı gibi, yargısal denetime de tabi değildir.
Olağanüstü hâl uygulanması Olağanüstü Hâl Kanunu’na dayanıp, görev ve yetki bir ili kapsıyorsa il valisince, bölgeyi kapsıyorsa bölge valisince kullanılır. Birden fazla bölgeyi ya da tüm yurdu kapsıyorsa koordinasyon Başbakanlıkça sağlanmak kaydıyla valilerce kullanılır.
Olağanüstü hâl, Bakanlar Kurulu’nun istemi ya da meclisteki oylama esnasında parlamento kararı şeklinde ortadan kalkar.
************************************************
Gazetemizin yerel yayın olmaktan çıkıp, ulusal yayın olma yolundaki adımını can-ı gönülden tebrik eder ve başarılar dilerim.