Topyekün dertlerinden azede yaşıyorsun. Verdiğin sözü unutmuş gibisin. Oysaki , İnsan bu alemde , sevdiği kadar yaşarmış.
Amr Bir Tufeyl bir şiirinde : ‘ Topraklarının dört bir yanını atlarla kuşattık. Öyleki , onları yoldan bile , zelil halde bıraktık. ‘ diyor.
Tufeyl’in bu şiiri ile sana sesleniyorum. Yüzyıl önce , verdiğin sözü unutmuş gibisin.
Misak-ı Milli andı , senin bu yüce millete verdiğin sözdü. Dönüşü olmayan özdü. Ortada bu söz ve öz varken , topyekün dertlerden azede yaşıyorsun. Nasıl , kakara kikiri yapabiliyorsun. Babilden , Yunan’a Adonis Gibisin.
Yüzyıllar önce kurduğun Yağbasan medresesi ( üniversitesi ) ile yaktığın bilim meşalesi dirayet ve ferasetindi. Ne çabuk unuttun ve vazgeçtin.
Bilime katkı yapmanı beklerken , sen aklını ve vicdanını nasılda bir faninin cebine koydun. Devlet ve millet varlığından sarfınazarettin.Kendini ,tarikatlara kurban ettin.
Son Osmanlı Mebusan Meclisinin dağılmadan aldığı Miisakı Milli kararı , TBMM de de makes buldu ve aynen kabul edildi. Anıtkabirde bu yüzden Misakı Milli kulesi bulunmakta , tarihin hakkı ödenmekteydi.
Tarihler 1914 /15 i göstermekte idi.
Hindistan’ın Bombay şehrinden hareket eden İngiliz ve Hindli birlikler, Bahreyn ve Fav yarımadasından tüm Basra’yı işgale başlamışlardı.Bu bölgede askeri varlığı zayıf olan Osmanlı Türk’ü, işgale karşı fazla direnemedi.Süleyman Askeri Bey , Cephe kumandanlığına atandı.Gönüllü birliklerle şuaybiye’den karşı saldıraya geçti. 3 gün süren savaşın sonunda , ayağından yaralanmış bir şekilde yenilgiye teslim oldu.
Süleyman Askeri Bey , Bercisiye koruluğu yakınlarında Osmanlı Türk birliklerinin yenilgi ile karşılaşmasına, kendisinin sebebiyet verdiği düşüncesi ile intihar etti.
İngilizler fazla bir direnişle karşılaşmaksızın , önce Kurna’yı , daha sonra Amare’yi işgal ettiler.Ardındanda Kutulamare’ye hareket ettiler. Nurettin Bey komutasındaki Osmanlı ordusu , kuvvet eksikliğinden ötürü, önce fazla dayanamadı isede , Selmanı Pak’a geri çekilip takviye aldı. Daha sonra ise, karşı taarruza geçti.Bu taarruz karşısında , İngiliz Ordusu geri çekilmek zorunda kaldı.7 Aralık 1915 te başlayıp , 29 Nisan 1916 da sona eren Türk / Osmanlı kuşatmasından kurtulamayan İngiliz Ordusu teslim olmak zorunda kaldı.
Türk / Osmanlı ordusunun bu başarısından sonra , Arap yarımadasında çıkan bazı isyanlar sebebiyle , Osmanlı kuvvetlerinden önemli bir kısmı Kudüs’e , Suriye’ye , Medine-i Münevvere gibi çesitli yerlere kaydırılmak zorunda kaldı.
İngilizler ise , Basradaki bazı kuvvetlerini ileriye doğru kaydırmışlardı. Ve önlerinde engel görmeden 1917 yılında Bağdat’a girmişlerdi. Bağdat’ta büyük patlamalardan sonra şehre giren İngiliz Ordusunun yaptığı ilk iş , Dicle kıyısında şuan bile Osmanlı eserlerinin çokça bulunduğu kışla mahallesinde 400 yıldır dalgalanan sancağımızı indirmek oldu. İngilizler , Saatkulesinde dört asırdır dalgalanan sancağımızı indirdikten hemen sonra, peşine haç işaretini taktılar.
O zamanlar Osmanlı ordusunda albay olan samarralı Sadık Bey ve kardeşleri , sancağımızın Bağdat gönderinden indirilişine şahit olmuştu. Sadık bey’in kardeşleri İngilizlere olan öfkesi sebebiyle , Türkiye’ye dönmüş. Türkiye’de yaşamış ve Türkiye’de vefat etmişti. Sadık Bey’in ailesinden ve torunlarınadan Ahmet samarrai , dedesinin ve Bağdat halkının yaşadığı ağır travmayı ve hüznü hala hissetmekteydi.
Albay Ahmed Ta’ma Samarrai’nin kardeşlerinden olan Albay Abdulkadir Türkiyede evlenmiş ve bu evliliğinden 2 kızı olmuştu. Diğer kardeşi sadık tame Zıraat fakultesinde hoca olarak görev yapmıştı. Enbüyük kardeşi Binbaşı Tahsin Ta’ma Derviş 1917 tarihinde Osmanlı ordusunda İngilizlere karşı savaşırken kutulamerede şehit düşmüştü.
İngilizlerin kışla mahallesinde bayrağımızı indirmesi ardından Bağdat halkı sokaklara dökülmüş , hıçkıra hıçkıra günlerce ağlamıştı.
Babilden , Yunan’a Adonis gibisin.
Varlığını başkalarına emanet etmiş ve bağlamışsın.
Verdiğin sözü , unutmuş gibisin. Sen asla böyle yaşayamazsın.
Herkese selam ve sevgilerimle
Not : Ahmet Samarrai Türkiye’de ki akrabaları ile iletişim kurmak istemektedir.