Geçmiş zaman oldur ki ; hayali cihan değer.1914 senesinin Ağustos ayıydı . Fahrettin Paşa , bunalmış ve de sıkılmıştı.Mutadı olduğu üzere, hüzünlü ve vakur bir şekilde vecd içinde , Peygamberimizi ziyarete gidiyordu.Halini Allah’a ve onun Peygamberine arz etmek istiyordu.
üzerine beyaz bir kefen giymiş ve onun üstünede bayrağımızı dolamış bir şekilde , mescidi nebevide mimbere çıkıverdi.Cebinden küçük bir defter çıkarıp ; ‘’benimle birlikte , bu kutsal beldeyi ve Allahın Sevgili Peygamberini kimler savunacak ? , el kaldırsın!.. ‘’dedi. ve bu deftere ilk olarak kendi ismini yazıverdi. Onu Cuma Hutbesinde dinleyen asker ve sivil , herkes ağlıyordu.Parmak kaldıran askerlere , o günün hatırası olarak , üzerinde bayrağımız olan ve nikelden yapılmış bir yüzük hediye ediyordu.Bu yüzük kahraman ordumuzun yani , mehmetçiğin Peygamberini savunma karar ve azminin nişanesi olarak ‘’ Cihadiye yüzüğü ‘’ şeklinde tarihe geçiyordu.üzerinde bayrağımız bulunan cihadiye ismi verilen bu yüzük , mehmetçiğin moral ve motivasyonunu arttırmak için ilk defa, Çanakkale’de dağıtılmıştı.
Fahrettin Paşa , Medine Müdaafasından ve esaretde geçen yıllardan sonra Batum’dan Vatana avdet etmiştir.Feridun Kandemir , Medine Müdafii Fahrettin Paşa’nın sınırdan geçerken , bayrağımızı ilk gördüğü anda dakikalarca selama durduğunu ve selamlamaya doyamadığını , çok güzel bir üslup ile anlatmıştır.Atatürk’ün Harbiyeden sınıf arkadaşı olan Fahrettin Paşa’nın dakikalarca bayrağımız nezdinde selamladığı , atide dünyaya gelecek Türk nesli yani, Türk çocuklarıydı ve ben o selamın muhataplarından biri olarak, Paşa’nın bu selamına ; aleyküm selam diyor, onu ve o neslin verdiği vatan mücadelesine hürmeten boynumda taşıdığım bayrağımın kopan zincirini yaptırmak için girdiğim bir gümüş atolyesinde , ani bir şokla , adeta tatlı bir rüyadan uyanıyordum.
Tamiri yapan gümüş ustası genç bir delikanlı , bana ; ‘’ Bayrağın ne önemi var? , Bayrak , sadece bir semboldür!.. , önemli olan islami değerlerdir.Bayrak , o olur , bu olur.O gün bu olmuştur, yarın başkası olur. Önemli olan islami inançlara bişey olmasın ‘’ diyordu. Genç delikanlının bu cahilce sözleri, beni adeta çılgına çevirmişti.Bu gencin söylediklerine inanamıyordum. Bu genç bunları , bütün bir milli mefahirimizi (değerlerimizi) inkar ederek islam adına söylüyordu.
Gözümde bir anda , İzmir’de yayınlanan Ahenk Gazetesinin, 25 Mayıs 1919 tarihli unutulan , ‘’Vatan Kahramanı Süleyman Fethi Beyin şehadet haberi’’ canlandı.Süleyman Fethi Bey, kışlada Kur’an okurken , Yunanlı subayların hücumuna maruz kalmıştı.Yunanlı subaylar Kur’ana saygısızlık yapınca , Süleyman Fethi Bey onlara vurmuştu. Yunanlı subaya vurduğu için, ilk süngü darbesini omuzundan alan ancak ; sonrasında Kur’anı öpüp başına koyan Süleyman Fethi Bey , yirmi kadar yunan zabitinin ve askerinin saldırısına uğramıştı. Zito Venizalos ( yaşasın venizalos) teklifine de karşı çıktığı için , sekiz defa süngülenmişti.Kordonun kaldırımlarını mübarek kanı ile sulayarak, vapur iskelesine kadar gelmişti.İtalyan askerlerin yardımı ile civardaki Rum hastanesine kaldırılan Süleyman Fethi Beyin arkadaşlarından Süleyman İplikçi , hastaneye koştu.Onu gören Süleyman Fethi Bey göz yaşları içinde , ağır bir ses tonu ile başının üstündeki haçı ve Yunan sancağını göstererek ; ‘’ ben bunların arasında mı öleceğim...?’’ demiş . Bunun üzerine Süleyman İplikçi, hastanenin Başhekimi ile konuşmuş, bir Türk Sancağı getirtmiş , haçı ve Yunan sancağını indirtmiştir. Süleyman Fethi Bey onu görünce , gülümseyerek; ‘’ Allahım sana şükürler olsun’’, sözleri ile ruhunu teslim etmiştir.
Şimdi!..
Ben Müslümanım diyen kardeşim ; bizim için bayrak, dünden bu güne değişebilecek , sadece basit bir sembol değil, uğruna canımızı feda edeceğimiz yüce bir değerdir.Gölgesinde inandığımız değerleri , hür ve özgürce yaşayacağımız canlı bir aforizmadır.İnsanı toprağa bağlayan , toprağı dile getiren , söze çeviren salt ve saf bir imandır.Bayrak, tarih boyunca yere dökülen kan!.. yere düşmeyecek olan imandır!.. İslamdır!.. Caaandır!…