Asrın bizi getirdiği ve içi boş bir çuval gibi bıraktığı en ciddi problemlerden biri , inançsızlık hastalığıdır. Günümüz insanı , inançlarını ve değerlerini kaybetmiş durumdadır.Benim burada inançla kasdettiğim şey, her hangi bir dinin değerleri değildir.İnsanımız , önce kendine olan inancını , huzurlu ve mutlu olma ümidini ve güdüsünü kaybetmiştir. Kendine, geleceğe ve değerlere olan güvenini yitirmiştir.
İnsanlar normal şartlar altında , her hangi bir şeye , ‘ doğru , güzel ve faydalı şeyin, o olduğu ‘ düşüncesi ile inanırlar. ve sonrada o düşünce ve değeri içselleştirirler. ve yaşamlarına katarlar.
Bu gün ise insanlar, anlık ve bireysel menfaatleri , hiçbir değere bağlı kalmaksızın içselleştiriyorlar.
Anlık heveslerin , menfaatlerin, hiçbir ahlaki değerle sınır altına alınmadan pratik hayata aktarıldığı , sosyolojik kurumların başında maalesef siyaset geliyor.
Dünyanın hiç bir yerinde, günümüz siyasetçisinin inandığı bir değer kalmamış gözüküyor.
Ortada ahlaki , bilimsel , insani değerleri içselleştirmiş siyasetçi olmayınca, terör , kargaşa , yolsuzluk , hırsızlık kol geziyor.Kurumlar çözülüyor. Bir şahsından medet umuluyor.
Akıl cinnet geçirince , vicdanlar paslanıyor.
Herşey milli olmaktan çıkıyor. Evrensel olması gerekenle , yerel olan karıştırılıyor. İnanılacak şeyler ile üzerinde bilmsel tecrübe yapılacak şeyler, aynı formda ya toplanıyor, yada çıkarılıyor.
Kişiler değiştikçe , değerlere ait söylemler değişiyor , ancak , bu söylemlerin içini boşaltan samimiyetsiz insanlar, hep aynı ve sabit kalıyor. Bu sebeble , kim, ne adına , niçin gelirse gelsin, aynı aymazlık , çekememezlik , bilgisizlik , dedikodu yerinde duruyor.
Bilgi , görgü , nezaket tabana yayılmıyor.
Halkın payına ilgisizlik , daha fazla merkezileşme , sertleşme , hukuksuzluk düşmüş oluyor. Bu anlamda , partiler, ideolojiler, dünya görüşleri değişiyor. Ancak ; ancak vizyon , misyon , ümitsizlik değişmiyor.
İnsanımızın önce bir şeye inandırılması gerekiyor.
İnsanımızın , önce kendine , insani evrensel değerlere , milli ve uluslararası bir vicdnana , çalışmaya , gayret göstermeye , doğru ve dürüst yaşamaya ve bu ideallaerle birlikte gelecek huzur ve saadete inandırılması gerekiyor.
Aksi takdirde , bu değerlerin aşınması ile gelecek olan Saddam Hüseyinler , Humeyniler, kapıda bekliyor.
Herşeyin ortasına insanın konulması gerekiyor.
Umitler , beklentiler , özlemler ile insan olduğumuzu yediden hatırlamak gerekiyor.
Sözün özü , resmin doğru okunması ve karikatüre çevrilmemesi gerekiyor.
Herkese selam ve sevgilerimle…
Not : İşbu yazı, dünyada yani, evrensel ölçekte insanlığın düştüğü buhran ile ilgili bir analiz olup , ülkemizle ilgili değildir.Çok şükür ki , ülkemizde huzur vardır.