Hafta sonu, evimin karşısında bir zamanlar ormandan bir parça olan, ancak , şimdilerde ise sadece yeni yapılmış bir park konumunda bulunan sahada dolaşırken , belediyenin uyarılarına rağmen insanların yere çekirdek kabuğu ve çöp attıklarını gördükçe kahrolyordum.
Çoklarından düşüyorda bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca
( Solgun Bir Gül Dokununca , Behçet Necatigil )
Ağaçların arasında dolaştıktan sonra, her zaman gidip oturduğum ve kitap okuduğum kafede bir grup insanın resmi araçlarla gelip kafede oturduklarını ve sabahtan akşama kadar avare bir şekilde gürültü yaptıklarını ve mesai saati bitince, tamam bugünüde bitirdik şeklinde konuşmalarını duyunca ,üzülüyor ve bu insanlara benzememek için daha fazla okuyordum.
Bu insanlar , buralara çeşitli kurumlardan gelen bir grup işçiydi ve çalışmıyorlardı. Sadece , çalışıyor görünüyorlardı.
Bu düşünce ile yorgun vede bezgin bir şekilde evime gidiyordum.
Bir yanı var ömrümüzün kırık
Farlar büyültür gecede
Garipsi türküler üzgün
Başlamadan yollar
Evimize gidelim. ( Dışarda , Behçet Necatigil )
Ağaçların arasından , ıssız ve o derece sessiz bir şekilde evime dönüyordum . ..Takii
Şimdi bir rüzgar geçti buradan
Koştum ama yetişemedim.
Nerelerde gezmiş tozmuş
Öğrenemedim. ( Rüzgar , Cahit külebi )
Diyecektim ki , ağaçların arasından birden hayalim de bir pencere daha açılıverdi. Bu pencerede şunlar vardı ve yazılıydı.
Ahmet izzet Paşa , 1851 yılında Şam’da geniş ve büyük bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu.Kendisi ve ailesi ziraat ve hayvancılıkla uğraşıyor ve siyasete ilgi gösteriyordu. Dedeleri Ömer Ağa, ailenin bu büyük şöhrete ulaşmasında etkili olmuştu. 1860 yılında Şam’da Babı Tuma semtinde baş gösteren kanlı olaylar esnasında, Abdulkadir Cezairi ile birlikte hırıstiyanları korumuş ve haklı bir üne ve şöhrete sahip olmuştu. Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce Şam’ın bu kadim mahallesinde dolaşırken, semt sakinleri ile sohbet etmiş, Necip Mahfuz’un bazı kitaplarını almıştım.
Ömer Ağa Şam’da sevilen vakar sahibi bir kişi olarak tanınmış idi. Ancak, o zamana kadar hiçbir siyasi faaliyet içinde olmayan bu şahıs , Osmanlı merkezi hükümetinin dikkatini çekmiş ve bu tarihten sonra Ağa sıfatını almıştı.
Ömer Ağa’nın 1895 doğumlu Holu adında cesur bir çocuğu vardı. Bu cesur çocuk , babasının Osmanlı Merkezi Hükümeti ile iyi olan ilişkileri sayesinde Paşa Ünvanını almış , önce Humus, sonra Nablus Mutasarrıfı ve daha sonra ise Şam Vilayeti Müdürü olmuştu. Osmanlı Sultanı onu ve babasını Paşa yapmıştı. Kardeşi Mahmut ise Şam Belediye başkanı olmuştu. Holu paşa , Mısır Süveyş kanalı hisselerini satın aldı ve o zaman büyük bir servete ulaştı. Holu paşa , bugünkü Şama’da ve Guta’da büyük araziler satın almaya başlamıştı. Aldığı araziler vasıtası ile Şamlıları destekliyor ve bu sayede Şam ile Osmanlı merkezi Hükümeti arasında siyasi olarak bağlantı kuruyordu. O zamanlar Holu Paşa, Şam’da taçsız kral gibiydi.
Ahmet İzzet Abid , Holu paşa’nın kucağında büyüdü. Osmanlı istihbarat teşkilatının ( Teşkilatı mahsusanın ) Şam müdürlüğünü yaptı. Hicaz demiryolunun inşası için çok uğraştı.Onun oğlu Muhammed Ali Abid , bir ara Beyrut’ta Muhammed Abduh’tan ders aldı. Washington’da Osmanlı Devletinin büyük elçisi olarak görev yaptı.
Fransız Genarali Guro’nın bir Paris ziyareti esnasında tanıdığı Muhammed Ali Abid , Osmanlının Suriye’den çekilmesinin ardından Suriye’nin İlk Cumhurbaşkanı oldu. Suriye halkının pek sevmediği ve hatırlamak istemediği bu şahış , azda olsa Suriye’ye hizmeti olmuş ve Fransızlar tarafından Cumhurbaşkanı yapılmış tarihi bir kişilikti. Yıllarca , İsviçrede sürgün hayatı geçirmiştir.
Akşam ağaçların arasından evime dönerken , baharın tatlı esintisi ile yüzüme vuran rüzgarın muhayyilemde açtığı bu pencere ve onun ışıltılı camları, ABD Başkanının açıklamaları ve ABD uçaklarının zafer edaları ile adeta ezilip kırılıverdi .
İslam dünyasının batı karşısındaki bu ezikliği ile anladım ki , Türk’süz dünya , mutsuz dünya imiş.
Herkese sevgi ve selamlarımla…
Not : Esad rejiminin kendi halkına yaptıklarını kabul etmemekle birlikte , ABD nin bu hukuksuz saldırılarını da kabul etmiyorum.