Bazen benimle cenk edersin , bazen ağyar ile sulh edersin .
Bu keremlerle dolu cevru cefa , daha ne kadar sürecek. ( Yavuz Sultan Selim )
İnsanlar , bireysel menfaatlari gereği daha ne kadar susacak .
Şu günlerde Arapça yazılmış üç kitabı birlikte okuyorum. Birincisi : Yusuf El Hadi’nin ‘ Tarih Yazımının Yenilenmesi , Moğolların Irak’ı Örnek Olarak işgali ‘ adlı kitabı , diğeri : Fasilis’in ‘ Suudi Arabistan’ın Tarihi’ adlı eseri ve üçüncüsü ise : Necla Makkavi , Yahya Sahib ve Tamır Bedevi’nin birlikte kaleme aldıkları ‘ İran’ın Körfez Stratejisi ‘ adlı kitabıdır.
Dördüncü kitap ise , Alptekin Dursunoğlu ile İsa Eren tarafından ‘ Suriye’de Vekalet savaşları ‘ şeklinde yazılmış kitaptır.
Ulu rüzgarlar esmedikçe ,
yaşamak uyumak gibi .
Kişi ne zaman dinç ?
Dalgalanırsa bayrak , bayrak gibi.
( Behçet Necatigil’in Atatürk’ü Duymak isimli şiirinden )
Yusuf Hadi isimli tarih yazarı yukarıda biraz önce zikrettiğim kitabında 1221 ile 1258 yılları arasında gerçekleşen Moğol istilasının , aslında ilk başlarda Bağdat’ı hedef almadığını söylemekte ve Moğol tarihçi Reşidüttin’in beyanlarını ve tesbitlerini bizimle paylaşmaktadır.
Moğolların bidayette ahlak düşkünü Sultan Celalettin Harizm ile onun içki düşkünü hukukçusunu kovaladığını belirten Yusuf Hadi , güçten istifade etmek isteyen bazı İslam ülkeleri idarecilerinin, Moğal hükümdarlarına gelip ricada bulunduklarını ve Abbasilerin te’dib edilmesini istediklerini belirtmektedir. ve bazı din adamlarının ise meslektaşlarından öldürülmesini istedikleri isimleri Moğallara teslim ettiğini dile getirmektedir.Bazı din adamlarının Cuma hutbelerinde Moğol Hükümdarları için duada bulunduklarını yazmaktadır.
Okuduğum bu cümleler , nedense aklıma Şeyh Sudeysi’nin ABD için yaptığı duayı getirdi. Duanın özünde samimiyet olmalıdır. Menfaatçilik değil.
zira , milliyetçilik ile menfaatçilik arasında derin ve kalın çizgiler vardır.
Milliyetçilik , insanların birbirleri ve toplumsal değerler için yaşamalarını ifade ederken , menfaatçilik sadece kendisi için yaşamayı ve bencil değerler peşinden gitmeyi ifade etmektedir.
İslam dünyası , yüzyıllardır milliyetçi şuur içinde değil , menfaatçi bir bilinç içinde yaşamaktadır. O yüzden duaları bile sahtedir.
Duanın kabul şartlarından biri , müminlerin öncelikle birbirlerine dua etmeleridir. Birbirlerini 21.Y.Yılın Moğollarına ispiyon etmeleri değildir.
İsrail bayrağına secde etmek , ABD ve AB’ye kendi ülkesini şikayet etmek dua etmek değildir.
İsraili dost , ABD’yi ağabey ilan edip, dünyayı ABD ile birlikte idare ettiğini düşünmek ile yapılan dua , olsa olsa samimiyetsiz , akılsız ve ahlaksız bir talep olur. Bu talebe dua demek , dua ile dalga geçmektir. Zira , Allah ( Celle Şanuhu ) akılsızca yapılan talepleri, dua olarak kabul etmez.
İslam ülkeleri liderlerinin bu kadar yoğun İsrail ve ABD ziyaretleri , son derece sakıncalı ve üzücü sonuçların yaklaşmakta olduğunu bize göstermektedir.
Silinir sözlüklerden sen hatıra geldikçe ,
Cılız sözler , usanmak ,yorulmak , durmak gibi…
( Behçet Necatigil’in Atatürk’ü Duymak isimli şiirinden )
1979 İran devrimi ardından İran Dış Politikası ile körfez ülkeleri arasında ilişkilerin şekillenmesinde , körfezde ki Birleşik Arap Emirliklerine ait bulunan ( Tunbus Suğra , Tunbul Kübra , Ebu Musa ) adalarının İran tarafından işgal edilmesi önemli rol oynamış ve sonrasında Ruhani’nin İran’ın körfez ülkelerindeki şii halk ile olan ilişkileri daha fazla önemsemesi dikkat çekmiştir. Velayet-i Fakih ilkesi ile İran bölgede güç olmak yolunda önemli adımlar atmıştır.İran , Necef’te bulunan dini havzanın Kum’a taşınması konusunda , ABD’nin desteğini almış mollalar vasıtası ile Velayeti Fakih ilkesini kabul etmeyen ve Necef’te ki dini havzanın Kum’a intikaline karşı çıkan din adamlarını tasfiyeye başlamıştır. İran’ın , batının kontrolunden çıkması ve tek başına hareket etme arzusu göstermesi ABD’yi de ürkütmüştür. Batı , kendi yörüngesinden çıkan İran’ı ve benzer özellikler gösteren ülkeleri te’dip için Suudi Arabistan’da ve Mısır’da iktidar değişikliği yapmıştır.
ABD , 21.Yüzyılda Menku kaan ve kardeşi Hulagu gibi hareket etmektedir. İslam dünyasını Mengü Kaan’la Hülagu’nun hedef tahtasına oturtan İsmaililer ve Harezmli Kadı Şemseddin Ahmed Bin Ebi Bekir ile Razıyeddin Muhammed gibi davranan Suudi Arabistanlı ulemanın ve İranlı mollaların tavrını birbirine çok benzer buluyorum.
Eski toprağa ektiklerin
Bir yeni güçle göğerdi gür.
Ey Dünya ..! toprağın üstü belki senin
Toprağın altı , yalnız benimdir. ( Ey Toprak , Behçet Necatigil )
Kıyamet yakındır.
Herkese selam ve sevgilerimle
*Mısır’da geçen hafta bir camiye yapılan bombalı saldırıyı lanetle kınıyorum. İslamı , terörle aynı kareye oturtma çabaları , islamın karikatürünü yapma uğraşısıdır. İslam ( Barış ) sevgi ve merhamet dinidir. Peygamberimiz : ‘ Yer yüzündekilere merhamet edin ki , gökyüzünde kiler size merhamet etsin. ‘ buyurmaktadır.