Son iki yüz yıldır endüstrileşme ile birlikte insanlık çılgınca bir yarışın ve hırsın içinde boğulmaktadır. Bu öyle bir hırs ki, sömürüler ve savaşlar sonucunda çok sayıda devlet ve uygarlık yıkılmış ve milyonlarca insan perişan olmuş, milyonlarca insan da ölmüştür. Ancak 21. yüzyılın başında sanayileşme ve daha çok kazanma hırsıyla kendi insanlarını bile sömürmekten çekinmeyen Çin’de ortaya çıkıp bütün dünyaya yayılan Covid-19 Koronavirüs adlı salgın bir anlığına da olsa buna dur dedi.
Covid-19 Koronavirüs ile birlikte ortaya çıkan salgın sonrası insanlık büyük bir şoke yaşadı. İşyerleri kapandı, gelirler düştü ve işsizlik arttı, ekonomiler bozuldu, insanların rahatı kaçtı ve evlerine kapandılar. En kötüsü de yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi. Bununla birlikte acıyan canlara karşılık doğa adına şu birkaç ay içinde olumlu gelişmelerin olduğu gözlemlenmektedir.
Dünya sağlık Örgütü, her yıl 7 milyon insanın kirli havadaki ince parçacıklara maruz kalan tozdan dolayı öldüğünü ileri sürmektedir. Bu olay sonrasında dünyanın en kirli havasına sahip olan Çin’de hava kalitesinin 0arttığı, Venedik sularının eski lagün sularına döndüğü ve İstanbul’dan yeniden Uludağ’ın göründüğü haberleri insanları heyecanlandırmaktadır.
Bombaların patlamaması, fabrikaların durması, uçakların uçmaması, arabaların çalışmaması ve insanların evde oturmaları doğanın nefes almasını sağlamış ve ekosistem kendi kendini yenilemeye başlamıştır. Ozon tabakasının iyileştiği, hava kirliliğinin önemli oradan azaldığı, suların temizlenmeye başlandığı tespit edilmiştir. Avcılığın yavaşlaması ile de hayvanlar rahat bir nefes almış ve özellikle soyu tükenmekte olanlar için çoğalma şansı doğmuştur.
Enteresan bir şekilde koronavirüsten dolayı ölüm olsa da genel anlamda ölüm oranlarının da azaldığı görülmüştür. Bunda silahların susmasının ve trafik kazalarının yaşanmamasının büyük etkisinin olduğu meydandadır.
Diğer taraftan insanlar ve ülkeler birbirilerini anlamaya ve bu kapsamda da yardımlaşmaya başladılar. İşten başını kaşımaya vakit bulamayan insanlar bugün aileleriyle, hatta kendileriyle ilgilenmeye başladılar. Kitap okuma oranlarında ve aile içi aktivitelerde artışların olduğu görülmüştür. Özgürlüğün önemi kavranmış ve dışarıda küçük bir gezintinin bile ne kadar büyük bir nimet olduğu fark edilmiştir. Zengin ile fakir, mevki sahibi ile sıradan insan arasında fark olmadığı görülmüştür. Asıl gücün parada ve mevkide olmadığı, sağlıkta ve mutlulukta olduğu anlaşılmıştır.
Hız kesmeden giden küresel ısınma da yavaşlamıştır. Hayatın çok değerli olduğu anlaşılmış ve az ile de yetinmenin mümkün olduğu görülmüştür. Ayrıca iyilik yapmanın önemi kavranmıştır.
Onca ölümlere rağmen belki bu durum dünyanın ve insanlığın geleceği açısından önemli bir adım olduğu gibi herkesin düşünmesini de sağlayacak bir adım olması umuduyla…