‘Eğitim hayata hazırlık değildir, hayatın ta kendisidir’ demiştir, John Devey. 28 Eylül Pazartesi günü 2015/ 2016 Eğitim ve Öğretim Dönemi başladı. Başta öğrencilerimiz olmak üzere onların öğretmenlerine ve ailelerine başarılar ve sabırlar diliyorum.
Eskilerin talim ve terbiye olarak nitelendirdiği eğitim ve öğretim sürecinin birey ve toplum açısından önemi yadsınamaz. TDK’de halen eğitim ‘terbiye’ kelimesi ile karşılanmaktadır. Talim çalışma, alıştırma, tatbikat ve öğrenme anlamında iken; terbiye adap, edep, görgü, yetiştirme anlamlarına gelir.
Avrupa dillerine eğitim sözcüğü Latince’deki ‘educere’ kelimesinden geçmiş olup, çocuk ve hayvan yetiştirme anlamına gelmektedir. Türkçe’de ise eğ- kökünden türeyen eğitim kelimesi eğmek, bükmek, yetiştirmek, geliştirmek anlamlarına gelmektedir.
Hiç kuşkusuz eğitim ve öğretim birbirinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak eğitim süreci, öğretime göre kapsayıcı ve kuşatıcıdır. Her öğretim bir eğitim faaliyeti iken, her eğitim öğretim demek değildir. Bundan dolayıdır ki öğretim bilgilendirme; eğitim ise adam olma ya da iyi bir insan yetiştirme süreci olarak nitelendirilebilir.
Eğitim süreci beşikte başlayıp, mezara kadar devam ederken; öğretim ise süreli ve müfredata dayalı sistemli bir faaliyettir. O halde eğitim kişinin yaşadığı toplumun değerleri çerçevesinde bireyin kişilik, ahlak, ilke, ülkü, kültürleme, tutum ve davranış şekillerini geliştirme sürecidir. Öğretim ise ancak eğitimin sürecinin bir parçası olarak belli bir amaca göre gereken bilgileri alma ve verme faaliyetidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ‘Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terkeder’ demiştir. Görüldüğü gibi eğitimin şekli, içeriği ve hedefinin bir toplumun istikbali için de ne ifade ettiği açıktır. Onun içindir ki terbiye ile kuşatılmamış bir talimin ruhsuz bir insandan farkı yoktur.
Yeni bir eğitim ve öğretim döneminin içindeyiz. Okullar açıldı ve sokaklar öğrencilerle doldu. Çocukların ve gençlerin coşkusu şüphesiz insanın ruhuna coşku ve sevinç katmaktadır. Ancak taze dimağlara öğretimin yanında ne kadar eğitim veriliyor? Eğitim süreci atlanıyor mu? Öğretmenler ne kadar eğitimli? Bunların hepsi sorulabilir ve bir şekilde de cevaplanır! Konuyla ilgili olması bakımından bir aktarımı paylaşmak istiyorum. Okul başarısı oldukça yüksek olan bir lisenin müdürü teneffüste koridorda dolaşırken, öğrencilerin kendisine yol vermek yerine üzerine üzerine yürüdüklerini farkeder. Yeni neslin boy ve cüsse olarak iri olduğu da düşünülürse müdür bey, bu olaydan oldukça etkilenir! Bu kadar başarılı öğrencilerin umursamaz tutum ve davranışları üzerine kafa yorar ve söylenildiğinin aksine konunun özgüvenle ilgili olmadığını, bilakis özgüvenin terbiyesizlik olamayacağını, olayın eğitim eksikliğinden kaynaklandığı sonucuna varır.
Eskiden çocuk öğretmene teslim edilirken, ‘eti senin kemiği benim’ denilirdi. Dayak eğitim ve öğretim sisteminin bir parçası idi. Bu da korkuya dayalı bir saygıyı getiriyordu! Dayak cezalandırma aracı olmaktan çıkarılınca yerine formel kurallara dayalı bir sistem benimsendi. Oysa formel kurallar ile birlikte eğitime dayalı bir sistem geliştirilseydi, kuvvetle muhtemel müdür bey, üzerine gelen gençlik ordusu yerine, karşısında önünü ilikleyen ve selam veren öğrenciler bulacaktı!
Eğitimin toplumun kültürünü genç kuşaklara aktararak toplumun sürekliliğini ve gelişmesini sağlama görevi olduğunu unutmayarak son sözü Hak aşığı, halk ozanı Yunus Emre’ye bırakıyorum:
‘İlim ilim bilmektir, ilim kendi bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.’
* * *
10 Ekim 2015 Cumartesi günü Ankara' da Tren Garı' nda Türkiye büyük bir terör saldırısına maruz kalmıştır. Saldırıda son bilgiye göre 97 kişi yaşamını yitirmiş ve yüzlerce kişi de yaralanmıştır. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa ve ailelere de sabırlar diliyorum. Terörü ,terörizmi ve destekçilerini lanetliyorum.
Haftaya Tekekköy Sanayi Bölgeleri ve Kavak Yolu başlıklı yazıda görüşmek ümidiyle…