Türkiye’nin Türkistan’a ve Rusya’ya açılan kapısı olan Gürcistan gerek siyasi, gerek ticari ve gerekse kültür turizmi açısından çok büyük önem arz etmektedir. Ancak 2008 yılından sonra açıkça genişleme politikası güden Rusya, Gürcistan’ın baş belası olmuştur.
25 Aralık 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla Avrasya’da kütlesel bir boşluk oluştu. Dünya siyasal sisteminde belirsizlik içinde hızlı bir dönüşüm yaşandı. Özellikle Doğu Bloku’nun çökmesiyle Avrasya’da AB’nin ve NATO’nun etkinliği arttı. Eski Doğu Bloku ülkelerinin AB’ye ve ardından NATO’ya alınması, özellikle eski SSCB ülkelerinde de Batı’nın etkinliğinin artması Rusya’yı oldukça rahatsız etti.
Yenidünya düzeniyle birlikte ABD’nin politikalarında önemli değişiklikler yaşandı. Yeni tehdit odaklarının başında radikal İslami ön plana çıkarıldı. 11 Eylül 2001 Sendromu sonucu bir zamanlar SSCB’ye karşı desteklenen Talabani’yi bertaraf etmek maksadıyla ABD, Afganistan’ı işgal etti. 20 Mart 2003’te de Irak’a girerek, Saddam devirdi. Irak, resmen üçe ayrıldı.
Türkiye, yenidünya düzeninde reel politikanın ötesinde bir yaklaşım sergiledi. Bundan dolayı ki, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne söylemi fazla uzun sürmedi. Bunun dışında genelde ABD eksenli bir dış politika izlendi. Ancak Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Kars Demir Yolu ve Türk Akımı projeleri bunun dışında büyük adımlardır.
1990’lı yıllar boyunca aktif dış politika izlemeyen Rusya Federasyonu, 7 Mayıs 2000’de V. Putin’in devlet başkanlığı koltuğuna oturmasıyla rotasını değiştirdi. Putin, merkezi sistemi güçlendirerek askeri ve iktisadi politikalara ağırlık verdi. Ülkeyi yeniden başat güç yapacak politikalar geliştirdi.
20 Ağustos 2008’de Çek ve Polonya’ya NATO füze savunma sistemlerinin yerleştirilmesi kararına Rusya sert bir karşılık verdi. Ki, Rusya bu durumu doğrudan güvenlik meselesi olarak algıladı. Özellikle Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği görüşmeleri Rusya açısından hazmedilmesi güç bir sorundu. Nitekim Rusya’nın her iki ülkeye doğrudan müdahalesi bunun açık bir göstergesidir. Ki, bunun bedeli çok ağır oldu.
Gürcistan’da 2003’teki Gül Devrimi ile istifa eden E. Şevardnadze’nin yerine Batı yanlısı M. Şaakaşvili cumhurbaşkanı seçildi. Bundan sonra Osetya’da ayrılıkçı hareketler görülmeye başlandı. 2006’da Osetler bağımsızlık isteyince Gürcü birlikleri, 8 Ağustos 2008’de Güney Osetya’ya operasyon düzenledi. Bu operasyonda çok sayıda sivil öldü ve iki Rus savaş uçağı da düşürüldü.
Osetlerin yardım talebine anında karşılık veren Rusya, Gürcistan topraklarına girerek, Gürcü Ordusunu püskürttü. AB’nin araya girmesiyle savaşın beşinci gününde ateşkes ilan edilerek, savaş durduruldu.
Savaşın durmasına rağmen Rusların desteğini alan Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlığını ilan etti. 26 Ağustos 2008’de Rusya her iki ülkenin bağımsızlığını tanıdı.
Rusya, Kosova’nın bağımsızlığının tanınmasını referans alarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Osetya ve Abhaza’nın da aynı pozisyonda olduğunu işaret etmesi, KKTC açısından değerlendirilmesi gereken bir konudur aynı zamanda.