Avrupa’da faaliyet gösteren Yeni Osmanlılar Cemiyeti, meşruti yönetime öncülük etmiştir. Bu dönemde Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Mehmet Fuat, Mehmet Emin Ali, Ahmet Mithat Paşa gibi aydınlar padişahın yetkilerinin kısıtlanmasını savunmuştur.
Meşrutiyete giden yolda Abdülaziz Han tahttan indirilerek, yerine V. Murat Han geçirildiyse de, sağlık sorunları nedeniyle yeni padişah hâl edilerek, anayasayı yayınlayacağına söz veren II. Abdülhamit, padişah ilân edilmiştir. Mithat Paşa öncülüğündeki ekip, 1875 Fransız Anayasası ve 1831 Belçika Anayasası örnek alarak, yeni bir anayasa taslağı hazırlayarak padişaha sunmuştur. Padişah bir kısım maddelerde değişiklik yaparak, anayasayı bir fermanla 23 Aralık 1876 tarihinde ilân etmiştir. Anayasaya göre;
-Devletin, monarşik ve teokratik yapısı değişmemiştir. Devlet başkanlığı “ekber evlat” esasına göre hanedana ait olup, padişah aynı zamanda halifedir. Padişahın kişiliği kutsal olup, sorumsuzdur.
-Devletin dini İslâm’dır. Yasaların dinsel ilkelere uygunluğunu denetleme yetkisi ikinci meclis olan Heyet-i Ayan’a aitti. Şeyhülislam da Heyet-i Vükela’nın bir üyesidir.
-Meclis-i Umumi, Heyet-i Ayan ve Meclis-i Mebusan’dan oluşmuştur. Ayan üyelerini padişah seçer ve üyelikleri ömür boyudur. Meclis-i Mebusan üyeleri iki dereceli seçimle dört yıl için seçilmekteydi. Milletvekilleri seçmeni değil, milleti temsil etmektedir. Her elli bin kişiye bir milletvekili düşmektedir. Osmanlı tebaası olmayan, Türkçe bilmeyen, otuz yaşını doldurmayan, iflas eden ve mahkûm olan, kısıtlı olanlar milletvekili seçilemezlerdi. Şehir ve kasabalardaki idarî meclis üyeleri ikinci seçmen sayılmış ve dolayısıyla genel seçim ilkesi uygulanmamıştır. Seçimlerde gizli oy ve basit çoğunluk sistemi benimsenmiştir.
-Kanun tasarısı verme yetkisi Bakanlar Kurulu’na aittir. Mebuslar ancak padişahın izniyle kanun teklifinde bulunabilmektedir. Kanun tasarılarının yasalaşması padişahın onayına tabii olup, padişahın süresiz bir veto yetkisi bulunmaktadır.
-Parlamenter sisteme aykırı bir şekilde padişahın yetkileri oldukça geniş tutulmuştur. Padişahın istediği zaman meclisi toplantıya çağırması, meclisi feshedebilmesi, her iki meclis üyelerinin padişaha bağlılık yemini etmeleri, padişahın sürgün yetkisinin bulunması, kanun teklifinin padişahın onayına tabi olması parlamenter sisteme gölge düşürmüştür.
-Genel Haklar kısmında daha önce çeşitli fermanlarla ilân edilmiş olan bazı temel hak ve hürriyetler tanınmıştır. Kanun önünde eşitlik, kişi dokunulmazlığı, basın hürriyeti, ticaret serbestisi, dilekçe hakkı, eğitim özgürlüğü, kamu hizmetine girme hakkı, mal güvenliği, angarya ve işkence yasağı, vergilerin ancak kanunla konulabileceği gibi haklar sayılmıştır.
Kanun-i Esasi’nin önemli özellikleri:
*Bakanların atanması, azilleri ve meclisin feshi yetkisi padişaha ait olması,
*Kamu hizmetinde çalışanların Türkçe bilmesinin zorunlu olması,
*Meclisin toplantı zamanı dışındaki hallerinde Bakanlar Kurulu’nun “muvakkaten kanun kuvvetinde” (KHK) çıkarabilme yetkisinin bulunması,
*Kanunsuz emir ilkesi,
*Yaşam dokunulmazlığı,
*Kanuni hakim teminatı ve hakimlerin azledilemeyeceği ilkesi,
*Yüce Divanın kurulması,
*Vergilerin ancak kanunla konulabileceği ilkesi,
*Başkentin İstanbul olmasının vurgulanması,
*Olağanüstü hâlin düzenlenmesi.
93 Harbi sonrasında II. Abdülhamit Han tarafından meclis süresiz olarak tatil edilmiştir.