Burnunun dibinde sanayileşme hareketi başlamış iken Türkiye neden bunun gerisinde kaldı? XIX. yüzyılda Türkiye, Japonya ile aynı dönemde sanayileşme hamlesini başlattığı halde ne oldu? Çelişki gibi duran bu meselenin temel sorunsalı sosyal ve siyasal kültürde saklıdır! Öncelikle sanayileşmeyi doğuran sebepleri, sonra da iki sistem arasındaki farkı incelemek doğru olacaktır.
Sanayileşmeyi doğuran sebeplerin başında sermaye birikimi ve ücretli emek gelmektedir. 04.11.2015 günlü yazıda da belirtildiği üzere Reform ve Rönesans hareketleri, Haçlı Seferleri, coğrafi keşifler, yeni icatlar, sömürgecilik ve beraberinde taşıdığı Merkantilizm sermayenin önünü açmıştır.
Türk İmparatorluğu ile Avrupa arasındaki farklılığı sosyal ve siyasal açıdan ele aldığımızda;
1-Avrupa adem-i merkeziyetçi, yani feodal yapıda örgütlenmiş iken Türkiye tam merkeziyetçi bir yapıdadır. Dolayısıyla alternatif oluşumlara izin verilmemiştir.
2-Avrupa’da özel mülkiyet hakim iken Türkiye’de mülkiyet devlete ait olup, müsadere sistemi ile sermaye birikimine izin verilmemiştir.
3-Avrupa’da toprak feodallerin kontrolünde iken Türkiye’de toprak devlete ait olup, gerek yönetici sınıfın ve gerekse köylünün haddinden fazla üretim yapmasına izin verilmemiştir.
4-Avrupa’da loncaya karşı bir başkaldırı başlamış iken Türkiye’de lonca teşkilatı devletin himayesindedir. Lonca farklılaşmaya, fazla üretime ve sermaye birikimine karşı çıkmıştır.
5-Avrupa’da toprağı terk eden köylüler şehirlere yığılmış iken Türkiye’de köylünün toprağı terk etmesi ve şehre göçmesi engellenmiştir.
6-Avrupa’da aydınlanma çağı ile birlikte dinî, siyasî ve iktisadî düşünce, eğitim ve kültürde dönüşüm yaşanmış iken Türkiye’de eğitim ve bilimde dönüşüm sağlanamamıştır.
7-Avrupa’da sömürgecilik sermeye birikimine yol açmış iken Türkiye sömürgeci oluşumun dışında kalmıştır.
8-Avrupa’da ticarî korumacılık söz konusu iken Türkiye 1838’de Balta Limanı Anlaşması ile serbest ticaret alanına dönüştürülerek, yerel sermeyenin rekabet gücü baltalanmıştır.
9-Avrupa’da ulusal ekonomiler kurulmuş iken Türkiye’nin uzun süren savaşlarla ekonomisi bozulmuş ve bütçe gelirleri azalmıştır. Ülke borç batağına saplanarak maliyesi 1881’de Duyun-u Umumiye İdaresi’ne terkedilmiştir.
10-Avrupa’da ülkeler uluslaşmayı tamamlanmış iken Türkiye’nin gerek çok uluslu yapısı ve gerekse jeopolitik konumu itibari ile iç ve dış istikrarsızlığa mahkûm olmuştur.
Türkiye’nin hem kara, hem de deniz ticareti yollarının üstünde olması ve dokuma atölyelerinin varlığı sanayileşme için gerekli unsurlara işaret etmektedir. Ancak yukarıdaki maddelerde belirtildiği üzere siyasî ve iktisadî sistemde dönüşümün sağlanamamış olması ve sermaye birikiminin üretime dahil edilememesi nedeniyle sanayileşme yaşanmamıştır. Bu durum sistemin iç ve dış dinamikleri ile ilgili olduğunu da belirttik!
Türkiye ile Japonya aynı dönemde sanayileşme çabası içine girdiği doğrudur. Japonya’nın sanayileşmesi de Avrupa’ya öğrenci göndermekle başlamış ve taklit stratejisine dayanmıştır. Neticede Japonya sanayi yarışını kazanmıştır. Türkiye’nin aksine Japonya’nın sanayileşmesinin altında beşerî sermaye yatırımı ve jeopolitik konum farklılığı öne çıkmaktadır.
Dönemi anlamak ve yorumlamak bakımından hazin bir öykü olan ‘Haluk İmgesi’ hafızamızda bir yer işgal eder! Bilindiği üzere ünlü düşünür Tevfik Fikret, “memlekete ziya getirsin” diye oğlu Haluk’u 1909’da Avrupa’ya göndermiştir. Ancak Haluk, babasının arzuladığı ışığı getirmek yerine rahip olmayı tercih etmiştir.
Haftaya 30 Ağustos’a Yol Alan Gemi: Bandırma Vapuru başlıklı yazıda görüşmek dileğiyle…